designer

designer
atelier...

11.09.2010

EXHIBITIONIST: Dice Kayek's Istanbul Contrast

I finally had some time to see two exhibitions at the ıstanbul Modern; Hüseyin Çağlayan's retrospective works and Dice kayek's collection inspired from İstanbul. Hüseyin Çağlayan is a genius allright, nobody can object to that, but I preffer Dice Kayek's style. Their pieces were depicting main symbols of the city; doves, domes, Turkish delight, the Bosphorous, Topkapı Palace, Dolmabahçe, Hagia Sofia, tulips... Each one was a brilliant piece, while keeping their own unique style (one piece short dresses, volume at the shoulders or skirts) sisters have successfully managed to reflect İstanbul spirit into clothing.


                   One dress and one jacket, inspired from domes of İstanbul, by Dice kayek, for 2010.

These are the only two photographs I could take, as photographing is not allowed inside the museum. And while I was trying to look closely at the dresses (the room was so dark it was hard to see anything in detail) the silly guard warned me not to touch anything. I explained him that I was a fashion design student, and did not mean to damage any of the clothes. When he insisted I answered him:"You should have put these behind iron bars, then-if you wish we can also stop looking so that our looks don't damage the fabrics!"

Unbelievable.

"Art" should not be an elite thing starting with a big "A", their job is to attract more and more people into the exhibitions so that art can expand and everyone has a chance to see, and thus respect art.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sonunda İstanbul Modern'deki iki sergiyi gezmek için zaman ayırabildim; Hüseyin Çağlayan'ın retrospektif işleri ve Dice Kayek'in İstanbul'dan esinlenen koleksiyonu. Hüseyin Çağlayan bir dahi evet, buna kimse itiraz edemez, fakat ben Dice Kayek'in stilini tercih ederim. Parçaları şehrin ana sembollerini resmediyordu: kumru, kubbe, lokum, boğaz köprüsü, Topkapı, Dolmabahçe, Aya Sofya, lale... Her biri göz kamaştırıcı parçalardı; bir yandan kendi tarzlarını koruayarak (tek parça kısa elbiseler, omuzlarda ya da eteklerde hacim) kız kardeşler İstanbul ruhunu giysilere yansıtmayı başarmışlardı.


İstanbul kubbelerinden esinlenerek hazırlanmış bir elbise bir ceket, Dice Kayek tarafından 2010 etkinlikleri kapsamında.


Bunlar çekebildiğim iki fotoğraftı, çünkü müze içinde fotoğraf çekmek yasak. üstelik elbiselere yakından bakmaya çalışırken (oda öyle karanlıktı ki herhangi bir detay görebilmek oldukça zordu) aptal güvenlik görevlisi beni hiçbir şeye dokunmamam konusunda uyardı. Ona bir moda tasarımı öğrencisi olduğumu ve giysilerin hiçbirine zarar vermek niyetinde olmadığımı açıkladım. Israr edince şöyle cevap verdim: "Bari demir parmaklıklar arkasına koysaydınız o zaman-dilerseniz bakışlarımız zarar vermesin diye bakmayalım da!" 


İnanılmaz.


"Sanat" büyük " S" ile başlayan elit bir şey olmamalı. Onların görevi sergilere daha çok insan çekmek, ki sanat yayılabilsin ve herkes sanat eserlerini görüp sanata saygı duyabilme şansını elde etsin. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder